13.07.2025 |
![]() Mamuca Göleti'ndeki Arazi Skandalındaki Adı Geçenlerin İsimleri Tekrar Vakıf Mallarına Çökme İddiaları Gündemde!Eskişehir'de bir zamanlar Mamuca Göleti arazileri skandalıyla patlak veren ve aralarında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bürokratları ile Anadolu Üniversitesi öğretim görevlilerinin de bulunduğu pek çok ismin karıştığı olay, kamuoyunun hafızasında tazeliğini korurken, benzer iddialar bu kez vakıf mallarının üzerine çökülmesi konusunda yeniden gündemde. O dönem, "Sahibinden satılık gölet manzaralı villa arazisi" ilanıyla ortaya çıkan ve uzun süre konuşulan skandalın ardından, şimdilerde de benzer isimlerin yeni bir "organizasyon" içinde olduğu iddiaları şehri sarsıyor. Haberötesi'nin "Hocalardan Vakıf ve Şirketlerin İçini Boşaltma Dersi" başlığıyla yayımladığı ve "Gizemli Şirket – Tuna A.Ş." ile devam edeceği duyurulan detaylar, yaşananların sıradan bir vakıf öyküsü olmadığını, aksine kamu kaynaklarının kişisel servet üretme aracına dönüştürüldüğü organize bir hikaye olduğunu gözler önüne seriyor. "Örümcek Ağı" Gibi Bir Düzen: Vakıf ve Şirketler ZinciriYıllarca üniversitenin ve halkın gözleri önünde inşa edilen bu yapının, aslında dikkatle örülmüş, katmanlı ve hesaplanmış bir düzenin sonucu olduğu belirtiliyor. İddialara göre, bu düzenin merkezinde, görünürde bağımsız ama fiilen birbirine bağlı vakıf ve şirketlerden oluşan bir "örümcek ağı" duruyor. Organize şekilde hareket edilerek oluşturulan bu ağın temelini, Anadolu Üniversitesi'ne bağlı bazı vakıf kuruluşlarının işlevlerinin sona erdirilmesi ve bu yapılarla ilişkili taşınmazların ESBAV’a devredilmesi oluşturuyor. Böylece üniversite kaynakları, adım adım kontrolü bir grup kişinin elinde olan vakıf ve şirketler zincirine aktarılıyor. Örnek olarak, üniversiteye ait İÇEM ve Eğitimi Destekleme Vakfı (EDEV) faaliyetlerine devam etse de, bu süreçte yaklaşık 20 şirket kuruluyor. Bu şirketler arasında ETAM A.Ş., ETAM Ltd. ve Tuna Turistik A.Ş. gibi halen faal olanlar bulunuyor. Ancak 2020 yılı itibarıyla, Anadolu Üniversitesi’nin bu şirketlerdeki hisseleri satılarak üniversitenin bu yapılarla hukuki bağı tamamen sona erdiriliyor ve geriye sadece Atap A.Ş. ile Anatek A.Ş. kalıyor. Böylece kamu tüzel kişiliği ile özel yapı arasındaki yasal bağın koparıldığı ifade ediliyor. Tuna A.Ş. ve ESBAV Kontrolü: Aile Üyeleri ve Gizlenen HisselerBu noktadan sonra operasyonun başladığı, Tuna A.Ş. ve ESBAV'ın aile üyelerinin kontrolüne geçtiği belirtiliyor. Yılmaz Büyükerşen, damadı Yavuz Tuna ve Ahmet Durmaz bu yapının temel aktörleri olarak gösteriliyor. İlginç olanın ise, şirketlerin birbirine karşılıklı olarak hissedar yapılması olduğu vurgulanıyor. Bu durumun, görünüşte karmaşıklaştırılan yapının, gerçekte hisse oranlarının kimlere ait olduğunun gizlenmesini sağladığı ve Türk Ticaret Kanunu’nun şeffaflık ve dürüstlük ilkesi ile çeliştiği iddia ediliyor. ETAM A.Ş.: "Kamudan Para Çıkış Kapısı" mı?ETAM A.Ş. ise bu sistemin en kritik parçalarından biri olarak gösteriliyor. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi’nin basılı materyal ihtiyacını karşılamak üzere kurulan bu şirketin, yıllar içinde sınav sisteminin dijitalleşmesiyle birlikte büyük miktarda kamu kaynağını yöneten bir yapıya dönüştüğü iddia ediliyor. İddialara göre ETAM A.Ş. üzerinden aktarılan paranın milyarlarca lirayı bulduğu ve şirketin kamu kaynağını özel yapıya taşıyan bir araç haline gelerek, bir anlamda “paranın kamudan çıkış kapısı” rolünü üstlendiği belirtiliyor. ETAM A.Ş.’nin yıllar içinde üniversite kaynaklarıyla edindiği gayrimenkullerin listesinin hayli kabarık olduğu; lojmanlar, misafirhaneler, bürolar, hatta teknelerin bulunduğu ifade ediliyor. Bunlar arasında en dikkat çekici olanın ise, Marmaris Turunç’taki, denize sıfır yazlık villa olduğu belirtiliyor. Bu mülkün uzun yıllardır Yılmaz Büyükerşen’in kullanımında ve ETAM A.Ş. adına kayıtlı olduğu ve bugünkü değerinin yaklaşık 2,5 milyon dolar olduğu iddia ediliyor. Şirket İçi Boşaltma ve Düşük Bedelli Satışlar2003 yılında yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ile birlikte, vakıf şirketlerinin kamuya ait kitap basımını yapamayacak hale gelmesi üzerine ETAM’ın fonksiyonunun ortadan kalktığı ve bu aşamadan sonra şirketin görünmez kılınmaya çalışılarak içinin boşaltılmaya başlandığı iddia ediliyor. Bu süreçte, Eskişehir Yunuskent’te bulunan 17 adet konutun, aralarında Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve eşlerinin de bulunduğu 15 kişiye satıldığı ve bu satışların “kurum içi menfaat temini” iddialarını güçlendirdiği belirtiliyor. Daha da dikkat çekici olanın ise, ETAM’ın TUNA A.Ş.’deki 10.000 adet nama yazılı hissesinin 1,08 TL gibi düşük bir bedelle Ahmet Durmaz’a satılması olduğu ifade ediliyor. Oysa iddianameye göre bir hisse değerinin 4,31 TL olması gerektiği belirtiliyor. Bu satışın, şirketin zarara uğratıldığı ve kamu malının değerinin altında elden çıkarıldığı yönündeki ciddi iddiaları gündeme getirdiği vurgulanıyor. Yargı Süreci Başladı: Nitelikli Zimmet ve Görevi Kötüye Kullanma İddialarıAncak bu iddiaların artık yalnızca kamuoyuna yansıyan tartışma başlıkları olmadığı belirtiliyor. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianameye dayanılarak açılan ceza davasında; Yılmaz Büyükerşen, damadı Yavuz Tuna, Ahmet Durmaz ve diğer şüpheliler hakkında “nitelikli zimmet”, “görevi kötüye kullanma”, “güveni kötüye kullanma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından kamu davası açıldığı açıklandı. İddianamede, vakıf ve şirketler üzerinden yürütülen bu işlemlerin sistematik şekilde kamu kaynaklarının özel mülkiyete aktarılması amacıyla yapıldığı, düşük bedelli devirlerle kamu zararına yol açıldığı açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle konunun yalnızca etik değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında ağır yaptırımlar gerektiren bir ceza yargılamasının konusu olduğu vurgulanıyor. Mülk Devirleri ve Kayyum AtamalarıYazıda yer alan diğer detaylar ise şöyle:
Sonuç olarak, ETAM A.Ş.'nin kamu kaynaklarıyla büyütüldüğü, kamu görevi sona erdiğinde içinin boşaltıldığı, ardından özel bir şirketin kontrolünü sağlamak için yeniden kullanılmaya başlandığı iddia ediliyor. Bu işlem silsilesinde ETAM A.Ş., hem üniversite kaynaklarının dışa aktarım aracı, hem de aile şirketlerindeki ortaklık yapısını karartma perdesi haline getirildiği öne sürülüyor. Bu operasyonu yürütenler ise kamuya uzun yıllar hizmet etmiş üç isim olarak gösteriliyor: Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. Ahmet Durmaz ve Büyükerşen’in damadı Doç. Dr. Yavuz Tuna. |
Gönderen: journal 806 defa okundu |
Son Haberler | |
![]() |
Eskişehir’de "Vakıf Skandalı" Büyüyor |
![]() |
15 Temmuz Milli Birlik koşusu gerçekleştirildi |
![]() |
Türkiye’ye Rol Model Olan Özel EOSB MTAL’de Yeni Dönem Kayıtları 16 Temmuz’da Başlıyor! |
![]() |
Eskişehir Sempozyumu”nun hazırlıkları devam ediyor |
![]() |
Çocuk Üniversitesi tarafından düzenlenen “Piyano ve Klasik Batı Müziği” programı tamamlandı |
![]() |
Rekor Kıran Hava Sıcaklıkları Kan Bağışlarını Etkiliyor |
![]() |
Gençler Kültür, Tarih ve Vefa Duygusuyla Buluştu: Anlamlı Seyitgazi Gezisi |
![]() |
İki Çinli Marka Birden 2025 Yılı İçerisinde Urzat’ın Eskişehir’deki Fabrikasında Üretime Başlıyor! |
![]() |
Eskişehir’de Öğrenci Olmak: Hareketli Bir Şehirde Akademik ve Sosyal Deneyim |
![]() |
ASHEP Eğitimi Başarıyla Tamamlandı! |